4 Haziran 2012 Pazartesi


Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıl dünyaya hükmedebilmesinin arka planında; yönetim, adalet, ekonomide uygulanan esaslar ve sosyal ve kültürel hayatının müthiş zenginliği olduğu inkar edilemez. Osmanlı'yı Osmanlı yapan önemli noktaları "Osmanlı'yı Cihan Devleti Yapan 150 Sır" kitabı açıklıyor.


Yeryüzündeki sayılı imparatorluklardan biri olan ve 600 yıl ayakta kalmayı başaran Osmanlı'nın torunları olmamıza rağmen bu başarının sırrı hakkında pek bilgimiz yok. Ali Karaçam, Nesil Yayınları'ndan basılan "Osmanlı'yı Cihan Devleti Yapan 150 Sır" kitabında Osmanlı hakkında bilmediğimiz ya da gözden kaçırdığımız detayları göz önüne seriyor.

PADİŞAHSAN PADİŞAHLIĞINI BİL

Bu sırlardan biri padişahların hiç de bildiğimiz gibi her istediklerini yapamamaları. Padişahın saray içindeki davranışları protokole bağlı iken günlük programları da önceden belliydi. Padişah gününün 3 saatini ibadete ve Kur'an okumaya, 2 saatini kitap okumaya, 6 saatini ülke sorunlarını görüşme ve halletmeye, 4 saatini gezmeye, spora, avlanmaya ve 9 saatini dinlenmeye ve ailesiyle vakit geçirmeye ayırırdı. Vatandaş padişahın yersiz bulduğu iradesine karşı çıkabilirdi. Mesela 1812 yılında II. Mahmut bir ramazan gecesi sesini çok beğendiği bir imamın Beylerbeyi Camii'nde teravih namazı kıldırmasını ister. Ancak caminin imamı, "bu caminin imamı benim benden başkası namaz kıldıramaz" diyerek reddeder.

SARAYIN SIRLARI DİLSİZLERE EMANET

Sadrazamlarla vezirlerin devlet işleriyle ilgili padişahlarla görüştükleri hususların gizli kalması için saraya dilsizler alınmıştı. Bunlara "bizeban" denirdi. Dilsizler genelde zeki adamlar olduğu için padişahlara ve devlet adamlarına işaretlerle maksatlarını anlatabilirlerdi. Sefer günleri padişahların iradesini silahdar, başçuhadar ve sır katibi gibi bizebanlar da tebliğe aracı lurlardı. Saraydaki koğuşların her birinde üçer beşer bizeban bulunurdu. Devlet için önemli olan sırları Osmanlı böyle koruyordu. Askerlerin nerede ne zaman ne gibi şartlarla karşılaşacakları belli olmadığı için Osmanlı onların bağımsız olmasını istemişti. Bu nedenle yeniçerilerin kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılaması yemeklerini kendilerinin yapmaları istenmiştir. Yeniçeri bölük mensuplarından her hafta mutfak masrafı için para toplanır, yemek bu paralarla karşılanırdı. Bunların mutfak masrafıyla devlet uğraşmazdı. Böylece yeniçeriler üç ayda bir aldıkları ulufeyi kendine harcayarak paranın kazanılmasının zor olduğunu görürlerdi.

HANIMLARA SULTANCIĞIM DENİRDİ

Osmanlı'da günlük hayatta en mütevazı mahallede dahi "sen" diye hitap edilmezdi. Daima "siz" denirdi. Kocalar zevcelerine "hatun", "hanım" ya da "kadınım" der, kadınlar eşlerine "efendi bey", "molla bey" derlerdi. Daha yüksek konaklarda beyler eşlerine "sultan efendi" ya da "sultancığım", hanımlar eşlerine "paşa efendi", "bey efendi", "molla bey" derlerdi. Maddi yetersizlik nedeniyle evlenemeyen gençlere yardım için bekarları evlendirme vakıfları kurulmuştu. Maddi ihtiyaçlar bu sayede karşılanıyor ve evlendiriliyorlardı. Hayvanlar için de vakıflar vardı. Kanadı ya da bacağı kırık leylekler bunamış kargalar, kör, sağır baykuşlar buralarda halkın yardımları ile bakılırdı. Osmanlı'da Çingenelerin göçebe olanlarının nereden nereye göç edecekleri bile belliydi.

SAVAŞ YIKANMAYA ENGEL DEĞİL

Osmanlı'da kadıların geliri oldukça yüksekti. Böylece Osmanlı karar verme makamında olan kadıları para konusunda doyurarak rüşvet alma adam kayırma gibi kötü davranışlara bulaşmaktan alıkoyuyordu. Ormanların işletmesi şahıslara yani özel sektöre verilmişti. Bunun karşılığında vergi alınıyordu. Böylece ormanlara sahip çıkıldığı için ormanlar gelişiyordu. Madenleri de bulan her kimse o işletirdi. Osmanlı'da temizliğe çok önem verilirdi. Askerlerin belli zaman aralıklarında hamama gitmeleri mecburiydi. Savaşlarda askerin temizlik ihtiyacını gidermek için özel çadırlar yapılmıştı. Bunlar dört parmak kalınlığında tepme keçeden yapılıyordu. Çadır hamamlar ordunun yola çıkmasından birkaç gün önce yola çıkıp kurulur, böylece on binlerce askerin yıkanması sağlanırdı.

0 yorum:

Yorum Gönder